İsrail’in Gazze’de saldırılarını sürdürürken Suriye’deki İran hedeflerini vurması bölgede gerilimi tırmandırıyor. İsrail, 1 Nisan’da Şam’daki İran, konsolosluğunu vurdu.
Gazze saldırılarında 2’si
general olmak üzere en
az 7 İranlı yetkili öldü.
Ölenlerden birisinin
Suriye ve Lübnan’da İran
Devrim Muhafızları’nın dış
operasyonlar kanadı Kudüs
Gücü’nü yöneten Tuğgeneral
Muhammed Rıza Zahedi
olduğu açıklandı. Ayrıca 6 Suriyeli sivilin
de yaşamını yitirdiği bildirildi.
Amerikan basınında ABD istihbaratı,
İran’ın İsrail’e saldırmaya
hazırlandığına ilişkin haberler
yer aldı. Tahran’da en üst
perdeden intikam mesajları
verildi. İran’ın ruhani lideri Ali
Hamaney’in danışmanı Yahya
Rahim Safavi ise önceki günkü
açıklamalarında, İsrail’in yurt
dışı temsilciliklerinin “bundan böyle
güvende olmadığını” duyurdu.
Ortadoğu’da gerilimin tırmanmasının
ardından olası gelişmeleri emekli
Büyükelçi Onur Öymen Cumhuriyet’e
yorumladı. Öymen, “Bugünün
koşullarında İran ve İsrail, Ortadoğu’da
iki hasım ülke. İsrail’in en büyük endişesi,
bölgedeki başka ülkelerin de nükleer
silahlara sahip olmaları. Özellikle de
Müslüman ülkelerin…” dedi.
Daha
önce de Suriye ve Irak’ta nükleer
santral inşaatları devam ederken İsrail
uçaklarının buraları bombaladığını
anımsatan Öymen, “İran’a bunu
yapamadılar. İran, İsrail’e çok uzak…
Ama İran’ı başka yollarla etkisiz kılmaya
çalışıyorlar. İran’ın elindeki füzelerin
etkinliğini azaltmaya çalışıyorlar” dedi.
KÜRECİK VURGUSU
Öymen, İran-İsrail arasında artan
gerginlikte Malatya’daki “Kürecik
radarı” nedeniyle Türkiye topraklarında
risk oluştuğuna dikkat çekti. “İran’ın
füzelerinin Türkiye
dışındaki bir NATO üyesini
kapsamadığını” anımsatan
Öymen, “Kürecik Üssü’nün
Katar ve İsrail’deki benzer
üs ile ortaklaşa İran füzeleri
hakkında topladığı bilgileri
Doğu Akdeniz’deki ABD
gemilerine veri aktardığına”
dikkat çekti. Öymen, İran’ın, Kürecik
Radar Üssü’nü hedef olarak gördüğünü
açıkladığını, bunun da Türkiye’yi riskli
konuma getirdiğini belirtti.
İSRAİL AÇIKTAN DESTEKLİYOR
Öymen, gerginliğin Türkiye’yi
ilgilendiren bir diğer boyutunun da
Irak’ın kuzeyinde kurulması uzun süredir
gündemde olan bir “Kürt devleti”
olduğunu dile getirdi. Irak’ın kuzeyinde
ABD’nin bölgede bulunan bazı askeri
tesislerinin bulunduğunu kaydeden
Öymen, “İsrail de bu bölgede Kürt devleti
kurulması projesini açıktan destekliyor.
‘Referandum yaparak bağımsız bir Kürt
devleti kuracağız’ dendiğinde Netenyahu
da ‘İlk biz tanıyacağız’ ifadelerini
kullanmıştı. Çünkü burası hem ABD hem
de İran’a karşı bir sıçrama tahtası olacak”
değerlendirmesini yaptı.
Öte yandan gelişmeleri değerlendiren
Emekli Tuğgeneral Ali Er ise “Suriye’deki
saldırıya ‘etki odaklı harekât’ diyoruz.
Bunun sonuçları itibarıyla İran’ı provoke
etmeye yönelik bir saldırı” dedi.
“İKİ KAZANCI VAR”
Saldırının askeri ve stratejik açıdan
mantıklı bir açıklaması olmadığını
kaydeden Er, “İran, şu aşamada
İsrail’le çatışmak istemez. Lübnan’daki
Hizbullah, bu işi hiç istemiyor. Ama
zoraki o tarafa çekiliyor. Dolayısıyla
etki odaklı harekât konsepti
çerçevesinde İsrail’in Suriye’ye
yapmış olduğu saldırı üzerinden,
İran’ın İsrail’e karşı dünyanın
ilgisini çekecek bir çapta saldırıya
yönlendirmek için planlandığını
düşünüyorum” diye konuştu.
Er, “Şu aşamada İsrail’in böyle
bir belayı tırmandırmaktan
kazanacağı iki şey var: ABD’nin kendi
yanında durmasını güçlendirmek
ve Gazze’de yaptığı katliama karşı
kamuoyunu bastırmak” ifadelerini
kullandı.
Gerilimin Türkiye’ye yansımalarını
da değerlendiren Er, “Suriye harekât
alanında İran’ın daha çok İsrail’e
odaklanması, oradaki Tahran etkisini
azaltır.
Türkiye, eğer Suriye’de kendi
stratejik hedefleri doğrultusunda
harekât yapabilme siyasi iradesine
sahipse bu, Ankara’nın işine gelir ve
elini kolaylaştırır. Türkiye’ye olumsuz
etkisi de bölgedeki çok büyük çaplı
bir tırmanma sonucunda olur. Bu
tırmanmayı da ne İsrail ne İran ne de
dünya ister” dedi.