Türkiye, 7 Ekim’den bu yana İsrail ile Hamas arasında dengeli bir söyleme sahip olsa da Erdoğan’ın İsrail’i sert bir şekilde eleştirmesiyle tonunu sertleştirdi. Erdoğan’ın İsrail Başbakanı Netanyahu bir daha görüşmeyeceğini söylemesi Türkiye-İsrail normalleşme sürecinde sona mı gelindiği sorularına neden oldu.
Ortadoğu’da İsrail ve Hamas’ı yeniden karşı karşıya getiren askeri gerilim, Türkiye-İsrail ilişkilerine de olumsuz yansımaya başladı.
Krizin ilk günlerinde daha dengeli bir söylem kullanan ve etkin diplomasi ile savaşın yayılmadan sonlanmasına çalışan Türkiye, Gazze’de El Ehli Hastanesi’ne yapılan saldırıdan sonra tonunu sertleştirmeye başladı. Erdoğan, bu saldırıdan sorumlu tuttuğu İsrail’i “soykırıma varan nitelikte” saldırılar yapmakla suçladı.
Erdoğan, 25 Ekim’de AKP Grubu’na yaptığı konuşmada, hem İsrail’i hem de başta ABD olmak üzere Batı ülkelerine çok sert eleştiriler getirdi ve Ankara açısından İsrail ile normalleşme sürecinin bundan sonra ilerlemeyeceği mesajını verdi.
Türkiye ve İsrail, 2018’de ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması ve büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşımasıyla başlayan gerginlik nedeniyle diplomatik ilişkilerini maslahatgüzara düzeyine indirmiş ve diplomatik ve siyasi temasları sıfır noktasına çekmişlerdi.
Taraflar, 2021 senesinde ilişkilerin düzelmesi için görüşmelere başlamışlar ve büyükelçilerin 2022 sonuna doğru karşılıklı atanmasıyla normalleşme sürecindeki en önemli adımları atmışlardı.
İLİŞKİLER OLUMSUZ ETKİLENECEK
Getty Images
Bu süreç, ülkelerini uzun yıllardır yöneten ancak 2010’da Mavi Marmara kriziyle başlayan ve onu izleyen krizler nedeniyle hiç fiziki görüşme gerçekleştirmeyen Cumhurbaşkanı Erdoğan ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun 20 Eylül 2023’de BM Genel Kurulu için bulundukları New York’ta yüz yüze görüşmelerinin de önünü açmıştı.
Ancak Erdoğan, grup toplantısında, Gazze’de başta çocuklar olmak üzere sivillerin hedef alınmasından sorumlu tuttuğu İsrail Başbakanı Netanyahu ile bir daha görüşmeyeceğini, “Ben hayatımda bir kere bu Netanyahu denen adamın elini sıktım. Nerede? Kendi evimizde, Türk Evi’nde, Amerika’da. İyi niyetimiz vardı, iyi niyetimizi suistimal etti. İsrail’e gitme projemiz vardı, iptal. Gitmeyeceğiz” sözleriyle ifade etti.
Erdoğan, Türkiye-İsrail ilişkilerine ilişkin olarak da “Eğer iyi niyetle devam etmiş olsaydı münasebetlerimiz farklı olabilirdi. Ama şimdi o da olmayacak, çünkü iyi niyetimizi suistimal ettiler” diye konuştu.
KARŞILIKLI ZİYARETLER PLANLANIYORDU
Erdoğan-Netanyahu görüşmesinin en önemli sonuçlarından biri liderler düzeyinde karşılıklı ziyaretlerin yapılması uzlaşısı olmuştu.
Buna göre, Netanyahu Ekim ya da Kasım ayında Türkiye’ye gelecekti, ardından da Erdoğan İsrail’i ziyaret edecekti.
Taraflar başta enerji olmak olmak üzere teknoloji, turizm ve ticaret alanlarında işbirliğini ilerletmeyi kararlaştırmışlardı.
Bu kapsamda, Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar’ın Doğu Akdeniz’deki doğalgaz kaynaklarının Türkiye üzerinden Avrupa’ya ulaştırılması konusu başta olmak enerji işbirliğinde fırsatları konuşmak üzere İsrail’e gitmesi öngörülüyordu.
Bu ziyaretin bundan sonraki süreçte gerçekleşme olasılığının kalmadığı her iki başkentte yapılan değerlendirmeler arasında.
ERDOĞAN’IN HAMAS DEĞERLENDİRMESİ TEPKİYE NEDEN OLDU
Türkiye-İsrail normalleşme sürecinde İsrail tarafının üzerinde hassasiyetle durduğu konuların başında bazı öne gelen Hamas yetkililerinin Türkiye’de yaşamaları ve İsrail’e karşı siyasi, propaganda ve askeri faaliyetlerini buradan yönettikleri iddia olmuştu.
Türkiye, normalleşme sürecine zarar gelmemesi için Hamas’ın faaliyetlerinin durdurulmasını ve bazı yöneticilerinin Türkiye’den ayrılmasını sağlamıştı.
İsrail, Hamas’ı “terör örgütü” olarak görüyor ve ilişki kurduğu devletlere de bu tanımı kabul etmeleri baskısında bulunuyor.
İsrail’in yanı sıra ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya ve Avrupa Birliği de Hamas’ı terör örgütü olarak tanıyor.
Türkiye ise Hamas’ı terör örgütü olarak tanımıyor. 2006’dan bu yana doğrudan ve kamuya açık bir şekilde Hamas ile temas kuran Türkiye, Filistin’de diğer güçlü örgüt El Fetih ile Hamas’ın ortak hükümet kurması için de arabuluculuk yapıyor.
Ancak Erdoğan, dünkü konuşmasında Hamas ile ilgili yaptığı tanımlama ile Ankara’nın uzun yıllardır yaptığı “terör örgütü değil” açıklamasını ileriye taşımış oldu.
Erdoğan, “Hamas bir terör örgütü değil topraklarını ve vatandaşlarını koruma mücadelesi veren bir kurtuluş ve mücahitler grubudur,” diyerek, tüm dünyanın tepki gösterdiği 7 Ekim “Aksa Tufanı” saldırısına rağmen Hamas’ı savunmaya devam ettiğini gösterdi.
Erdoğan’ın açıklamasına İsrail’den tepki gecikmedi.
İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Lior Haiat, Erdoğan’ın sözlerini reddettiklerini belirtirken, “Türkiye Cumhurbaşkanının terör örgütünü savunma girişimi ve kışkırtıcı sözleri bile tüm dünyanın gördüğü vahşeti ve kesin gerçeği değiştirmeyecektir: Hamas eşittir IŞİD” dedi.
İsrail Kültür ve Spor Bakanı Miki Zohar da sosyal medya hesabında yaptığı paylaşımda, “Erdoğan terörü destekliyor” diye yazdı ve Türkiye ile ilişkileri yeniden hesaplama zamanı geldiğini söyledi.
BÜYÜKELÇİLER ÇEKİLİR Mİ?
Getty Images
Nisan ayında İstanbul Fatih’te yapılan bir eylem
Yaşanan gelişmelerin, Türkiye-İsrail arasındaki normalleşme sürecinde bundan sonraki süreçte bir ilerleme olmayacağını hatta gerilemesinin olası olduğu değerlendirmelerinin öne çıkmasına neden oldu.
Gerilemeyi gösterecek en somut adım ise tarafların tek taraflı ya da karşılıklı olarak diplomatik temsil düzeyini düşürmesi kararını alıp almayacakları olacak. İsrail’in Ankara Büyükelçisi İrit Lillian, İsrail diplomatik binalarına dönük protesto gösterilerinin artmasının ardından güvenlik kaygılarını gerekçe göstererek Türkiye’den ayrılmıştı.
İrit Lillian hala İsrail’in Türkiye Büyükelçisi olarak görevine devam ediyor ve ülkeden ayrılması siyasi bir tepkinin sonucu değil. Aynı şekilde Türkiye’nin İsrail’deki büyükelçisi Şakir Torunlar da görevinin başında.
Ne Türkiye ne de İsrail’den henüz büyükelçilerin çekilmesine ilişkin bir karar duyulmadı.
Gazze’de yaşanan çatışmaların gelişimi ve Türkiye-İsrail hattında karşılıklı söylemlerin şiddetine göre ikili ilişkilerin ve normalleşmenin geleceği de belli olacak.