Hayranları Vega’yı özlüyor, hit şarkılarıyla nostalji yaşıyor ama onların geriye bakmaya niyetleri yok.
Müzik üretimlerinin arasına
uzun zamanlar koysa da bu yıllar içinde kuşaklar değişse de asla dinleyicisiyle
bağları kopmayan ve yeni kuşakları etkileyebilen bir topluluk Vega.
Hem müziği
hem de yaşamı paylaşan Deniz Özbey ve
Tuğrul Akyüz’ün yıllara meydan okuyan topluluğu son olarak GRGDN Müzik
etiketiyle çıkan “Kargo Yarına Kalan Şarkılar” albümüyle
karşımızdaydı. Hem Kargo ile olan ilişkilerini hem de Vega’yı Deniz Özbey ile
konuştuk.
– “Kargo Yarına Kalan
Şarkılar” albümünde “Farklı Rüyalar” ile yer alıyorsunuz.
Albümdeki pek çok müzisyenin tersine siz ve Kargo dönemdaşsınız, aynı
duyguları, ruhu paylaşan kitleye hitap eden müzik yapıyorsunuz.
Kargo ile dönemdaş olmanın
yanında birlikte çalışmışlığımız da var. İlk albümümüz “Tamam Sustum”da
Kargo’dan Selim Öztürk, Murat Akad’la birlikte prodüksiyon aşamasında çok
önemli bir role sahipti. Koray (Candemir) ile Tuğrul da Kargo’dan önce mobil
bir bilgisayar sistemiyle birlikte çalıyorlardı. Dolayısıyla Kargo için önemli
bir çalışmada Vega olsun istediler. Biz de memnuniyetle kabul ettik.
– Vega albüm ve şarkı çıkarmaya çok uzun süre, 11 yıl ara verdi. O sırada neler
oldu ve neden geri döndünüz?
2006’da “Hafif Müzik”in turne
ve konserleri bittikten sonra Ceylin’imize hamile kaldım. O yüzden uzun bir ara
oldu ama hiç bırakmadık. Çalışma yaşamının yanında müzik yaptığımız için sırf
müzikle ilgilenen insanlara göre daha yavaş toparlanıyoruz. O zaman da öyle
oldu. Çevreden ısrar vardı benden itiraz… Çok zaman geçti gerçekten. Zaman
garip geçiyor bizim için. Dışarıda zamanın o kadar çabuk geçtiğini
anlayamıyoruz. 2017’nin üzerinden de yedi yıl geçti ama bana “Delinin Yıldızı”
daha yeni çıkmış gibi geliyor.
– Uzun yıllar ara veren topluluklardan geri dönüşleri sırasında beklenti daha
çok eski parçalarını yeniden seslendirmeleri yönündedir. Ancak Vega, 2017’de
“Delinin Yıldızı” albümü ile döndüğünde gayet güncel kalabildiği ve yeni
kuşaklarla iletişim kurduğu görüldü. Nasıl başardınız?
Her şarkı bir yapboz gibi
bizim için. Farklı parçalarla başlıyor, parçaları birleştiriyoruz. Biraz benden
biraz Tuğrul’dan… Yapboz bittiğinde biz kan ter içinde kalmış oluyoruz. Hiç
kimse bitirdiği yapboza dönmek istemez. Yeni bir albüme başlarken eski
yapbozlarla uğraşalım istemedik tabii ki. Bizde ne malzeme varsa onu kullanıyoruz.
Yıllarca iyi müzik dinlemiş olmak üretimimizi etkiliyor. Dinlediklerimiz
değiştikçe yaptıklarımız da gelişiyor ama iki kişinin olduğu bir formül de
değişik bir yöne gitmiyor.
HEM EVLİ HEM KÜLT
– Hem evli hem de kült
mertebesinde bir topluluğun üyeleri olmak nasıl bir şey?
“Kült bir grupsunuz”
demenizin bana verdiği gururu size anlatamam. Yıllarca kendi halimizde
çalışmanın getirdiği en büyük ödül bence bu. İnsan karakteri nasılsa hayata ve
evliliğine o şekilde bakıyor. Ancak birtakım formalite formüllere uymamayı iyi
başardığımızı düşünüyorum. Bu da hem evliliğimizin hem de müziğimizin
yürümesine çok yardımcı oldu. Başka türlü yapamazdık zaten. Bana, “Bir grupta
şarkı söylüyorsun” deseler, “Hayır, değil beni bu kalıplar içine koyma” derim.
Hep şarkıları yapmaya yardımcı ve ortak oldum. Söylemek de bana düştü. Ancak bu
şekilde yürütebilirim. Yoksa sahneye çıkıyor olmanın psikolojik yükünü
kaldıramam. Bu işi ancak bu şekilde becerebildim ve dış etkenlerden de
kendimizi bu sayede koruduk.
‘TAMAM SUSTUM’UN ÖYKÜSÜ
– Üzerine konuşulabilecek çok hit şarkınız var ama ben özellikle “Tamam
Sustum” hakkında konuşmak istiyorum. Çünkü o güne kadar görülmemiş bir
şeydi, pek çok tanıdığım kişi klibi müzik kanallarında çıksın diye televizyon
başında bekliyordu. Nasıl çıktı şarkı, etkilendiğiniz topluluklar ve müzikler
kimlerdi?
“Tamam Sustum” hayatımızı
değiştirdi. Tuğrul ile ben birbirinden hoşlanan, benzer müzikleri dinleyen iki
arkadaşken birlikte çalışmaktan çok heyecan duyan insanlar haline geldik. İyi ki
“Tamam Sustum” olmuş. Başta üç kişiydik Üçüncü arkadaşımız Mert (Koral) ile
Tuğrul’un çalışmalarına tanık oluyordum. Onlar çalışırken ben çay kahve servisi
yapma ve dağınık erkek odası toplama havasındaydım ama müzik delisi olduğumdan
kulak kabartmaktan da vazgeçmedim.
Bir gün Tuğrul’la birlikteyken halının
üzerine oturup bir deneme yaptım. Bukovski’nin bir kitabını açıp bazı
satırlarını seçtim sonra aralarını kendi sözlerimle doldurdum. Açıkçası ruh
çağırır gibi ne çıkacağı belli olmayan bir şeyler söyledim. Ortaya çok
enteresan bir şey çıktı. Aslında şarkıları Mert söylerken ben de bir kayıt
yaptım. Murat Akat dinleyince, şarkıyı tekli olarak çıkarmamızı ve gruba
katılmamı önerdi. Beni de tehdit ettiler: “Katılmazsan bunu, şunu alırız gruba
şarkıyı da ona söyletiriz” diye. Tehdit işe yaradı. (Gülüyor)
Şantiye yerine
kayıtlara gitmeye başladım. Sonra albümü tamamlayalım dedik. İlk albümden ben
kendi adıma teknik olarak memnun değilim. İlk kez şarkı söylüyordum ve çok hata
yapmıştım. Hâlâ albümün vokallerini dinleyemiyorum ama “Tamam Sustum” gerçekten
büyülü bir şarkı. Onu kabul ediyorum. Hâlâ sahnede söylemekten çok zevk
alıyoruz. İnsan şarkısını öper mi? Ben öpüyorum. Üstelik söyleyiş tarzım
nedeniyle başıma çok iş de açtı. İnsanların bana gıcık olması durumunu çok zor
atlattım. Ne siz sorun ne ben söyleyeyim.
ALBÜM YOK TEKLİLER GELİYOR
– Gelecekte Vega yeni
üretimler yapacak mı?
Üretime devam ediyoruz,
bayağı malzeme var ama şarkıların ne zaman son haline geleceği konusunda
genelde çok kararsız oluyoruz. Ancak bunun albüme dönüşmeyeceği kesin.
Teklilerle ilerleyeceğiz.