Sanatın Büyüsü: Sergi, Tiyatro ve Konserlerle Dolu Bir Hafta!
Tiyatro
Ankara DT “Romeo ve Juliet”
William Shakespeare’in klasik eseri “Romeo ve Juliet”, Türkiye’den Devlet Tiyatroları ve Yunanistan’dan Atina Konser Salonu Megaron ile Yorgos Lykiardopoulos’un kültürel organizasyonu Lykofos’un işbirliğiyle Ege’nin her iki yakasında tiyatroseverlerle buluşuyor.
Pire Belediye Tiyatrosu’nun yönetmenlerinden Lefteris Giovanidis’in reji koltuğuna oturduğu bu uluslararası büyük yapımda, Devlet Tiyatroları dört sanatçı ve bir ışık direktörüyle birlikte Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’ndan bir besteciyi temsil edecek.
Yunanistan ve Türkiye’den köklü sanat kurumlarını ve sanatçıları bir araya getiren ve kadim sanat potasında birleştiren bu proje, iki ulus arasında bir köprü kurmayı amaçlıyor. Türk ve Yunan sanatçılar, aşk, ihanet, dostluk ve trajedinin unutulmaz bir hikayesi olan “Romeo ve Juliet’i”, kendi zengin kültürel miraslarından ve tarihsel arka planlarından ilham alarak yeniden canlandırıyor.
Proje, Shakespeare’in şiirsel başyapıtını günümüze uyarlayarak, her zaman barış içinde olmasa da hasbelkader bir Balkan şehrinde birlikte yaşayan iki ailenin, Yunan Capulet’ler ve Türk Montague’lerin dünyasına taşıyor. Farklı kültür ve dinlere mensup insanlar, suç, günlük hayatın bir parçası hâline gelen şiddet ve çılgınlıkların arka planında Türk Romeo ile Yunan Juliet’in aşk hikayesi filizleniyor.
Bu etkileyici performans, 19, 20 ve 21 Nisan tarihlerinde saat 20.00’de Cüneyt Gökçer Sahnesi’nde sahnelenecek.
İzmir DT “Majestik”
İzmir Devlet Tiyatrosu, seyircileri sıra dışı bir hikâyeye davet ediyor. Peter Quilter’in kaleme aldığı ve Metin Arslan’ın yönettiği “Majestik”, Nazlı Gözde Yolcu’nun çevirisiyle sahneleniyor.
Geçirdiği kalp krizi sonucu hastaneye kaldırılan Hikmet Bey, yoğun bakıma girmeden önce kızı Şebnem’e bir vasiyette bulunur. Majestik Tiyatrosunun eski görkemine kavuşup yeniden açılmasını istemektedir. Bunun için de bu tiyatroyu seven ve emeği geçen beş kadına güvenir. Onların el ele verip işbirliği yapmalarını ister. Birbirinden farklı bu beş kadın, Majestik Tiyatrosunu yeniden açmak için büyük bir maceraya atılırlar.
İzmir Devlet Tiyatrosu’nun bu etkileyici oyunu, 16, 17, 18, 19 ve 20 Nisan’da saat 20.00’de Bornova KSM Bozkurt Kuruç Sahnesi’nde seyircilerle buluşacak. Tiyatro tutkunlarını bu eşsiz hikâyeyi izlemek için bu tarihleri not almaya ve biletlerini ayırtmaya davet ediyoruz!
Trabzon DT “Otoban Köpekleri”
Jess ve Hasi çifti, gelecekte dünyamızı sarsacak bir felaket sonrası var olacak, hayali bir zamandaki “Özgürlük Ülkesi”nin üst düzey, normal ve iyi vatandaşlarıdır. Ancak bir gün, hayatları aniden altüst olur. Dilan Demirel’in kaleme aldığı bu hikâyede, Jess yaşadığı mutlu hayalin bir kurmaca olduğunu fark eder ve gerçeklikle yüzleşir. Murat Çidamlı’nın yönettiği bu distopik dünyada, Özgürlük Ülkesi’nin vahşi sınırlarında tehlikeli “Otoban Köpekleri” adı verilen insanlarla karşılaşır.
Türk tiyatro edebiyatının yeni ve özgün distopik örneği “Otoban Köpekleri”, seyircilerle buluşuyor. Bu etkileyici oyun, 18, 19 ve 20 Nisan’da saat 20.00’de Atapark Haluk Ongan Sahnesi’nde sahnelenecek.
Antalya DT “Buzlar Çözülmeden”
Cevat Fehmi Başkut’un kaleminden çıkan bu oyun, K. Alpay Aksum’un yönetmenliğinde izleyiciyle buluşuyor.
“Kasabada bir Kaymakam deli mi akıllı mı bilmem… İnsan denilen değil midir yaşanılan her şeyin sebebi bu dünyada.” Bu sözlerle başlayan “Buzlar Çözülmeden”, izleyicilere derin düşünceler sunuyor.
Akıllı olmak güzeldir ama kendini akıllı zannetmek, karşıdakini aptal yerine koymaktan başka bir şey değildir. Bu oyun, savaşın, kinin, nefretin, güzelliğin, iyiliğin, barışın sebebi ya da sonucu insanlar değil midir? Ne yaptıysak bu dünyaya biz yaptık. İşte bizde bu düşünceyle nelerin olması ve nelerin olmaması gerektiğini anlatmaya çalıştık…
Antalya Devlet Tiyatrosu’nun bu etkileyici oyunu, 17, 18, 19 ve 20 Nisan’da saat 20.00’de Antalya Haşim İşcan Kültür Merkezi Küçük Salon’da sahnelenecek.
Opera ve Bale
Samsun DOB “Muhteşem Süleyman”
Osmanlı İmparatorluğu’nun 10. Padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ın yaşamının önemli anları, “Muhteşem Süleyman” operasıyla sahneye aktarılıyor. Opera, Kanuni Sultan Süleyman’ın çocukluktan itibaren taht mücadeleleriyle, gençlik yıllarındaki dostluklarıyla, aşkıyla ve imparatorluğunun genişlemesiyle dolu yaşamını izleyicilere aktarıyor.
Yönetmenliğini Şahan Gürkan’ın orkestra şefliğini Kıvanç Tepe’nin üstlendiği opera, seyircilere tarihin büyüleyici bir yolculuğu sunuyor. Manisa sancağında geçen gençlik yıllarından, haremine yeni gelen Hürrem Sultan ile olan aşkına, imparatorluğunun genişlemesine ve zor kararlarına kadar olan süreci izleyicilere aktarıyor.
Muhteşem Süleyman Operası, 20 Nisan Cumartesi günü saat 20.00’de Aydın Gün Salonu’nda seyircilerle buluşacak. Bu tarihi ve duygusal yolculuğa katılmak isteyenleri etkileyici bir sahne deneyimi bekliyor.
Konser
Ankara Devlet Konservatuvarı Konser Salonu / Janoska Ensemble
Müzik dünyasında yeni ufuklar keşfeden ve sınırları zorlayan Janoska Ensemble, 28 Nisan Pazar günü saat 19.00’da Ankara Devlet Konservatuvarı Konser Salonu’nda unutulmaz bir performansa imza atacak.
Deutsche Grammophon etiketiyle 2016 yılında yayınladıkları “Janoska Style” albümüyle altın plak ödülü kazanan topluluk, dinleyicilere benzersiz bir deneyim sunmaya hazırlanıyor. Kemanda Ondrej ve Roman Janoska ile piyanoda František Jan’ın sahne alacağı bu muhteşem konserde, aileleri tarafından altı nesildir aktif müzisyenlik geleneği sürdüren sanatçılar, özgün tarzlarıyla dinleyicileri büyüleyecek.
Janoska Ensemble, klasik müziğin zarafetini ve tutkusunu modern füzyon ve crossover yaklaşımlarıyla harmanlayarak benzersiz bir müzikal deneyim sunuyor. Üyelerinin birinci sınıf klasik müzik eğitimi ve ödüllü bireysel başarılarıyla donanmış olmaları, onları müzik dünyasının zirvesine taşıyor.
Ankara Devlet Konservatuvarı Konser Salonu’nda gerçekleşecek olan Janoska Ensemble konseri, sadece müziğin tadını çıkarmakla kalmayacak, aynı zamanda geleceğin müzisyenlerine destek olacak. Konserden elde edilecek olan gelir, konservatuvar öğrencilerine burs olarak aktarılacak.
CSO Ada Ankara / “Cuban Classics” By Emir Ersoy
Piyanist Emir Ersoy, “Cuban Classics” projesini Volkan Öktem, Eylem Pelit, Aleiksi Riveracontreras ve Sercan Kerpiççiler ile birlikte sahneleyecek. Küba ve Latin Amerika’nın eşsiz melodilerini, Michel Camilo, Chick Corea, Cucho Valdes gibi isimlerin bestelerini kendi tarzlarıyla harmanlayarak izleyicilere sunacaklar.
16 Nisan Salı günü saat 20.00’de CSO Ada Ankara’da gerçekleşecek bu performans, müzikseverlere unutulmaz bir deneyim vaat ediyor. CSO Ada Ankara Mavi Salon’da gerçekleşecek olan etkinlikte, Latin müziğinin büyüleyici atmosferini keşfetmek için yerinizi şimdiden ayırmayı unutmayın!
Sergi
Fikret Otyam Sanat Merkezi “Rota Yeniden Oluşturuluyor”
Fikret Otyam Sanat Merkezi, Ece Akay, Uzay Çöpü, Zeynep Karabacak, Deniz Altay Kaya, Aykut Öz, Erinç Ulusoy, Kayahan Kaya, Şeyma Tüzül, Çağıl Ömerbaş, Evren Özesen gibi sanatçıların eserlerine ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. Serginin açılışı 19 Nisan 2024 tarihinde saat 18.00’de gerçekleşecek.
Sisli bir vadide ilerlerken önümüzü görmemiz neredeyse imkansızdır. Nereye gittiğimizi bilmeden, çoğu zaman el yordamıyla, arkadaşa-eşe tutunarak… Kimisi sisin dağılmasını bekler, kimisi en yakın çıkışa yönelir, kimisi inatla güneşi görene kadar yoluna devam eder. Bu sisli vadinin sonu belki geniş ışıltılı bir ova, belki de dikenli çalılarla kaplı ilerlemesi zor bir bataklık. Hep birlikte ilerlerken yorgunluktan konuşamadığımız, ayaklarımızın şiştiği ve sisin henüz dağılmadığı bir yerdeyiz. Navigasyon sistemi bile rotamızı belirleyemiyor.
Fikret Otyam Sanat Merkezi’nde düzenlenecek olan “Rota Yeniden Oluşturuluyor” sergisi, sanatçıların sisli bir yolculuğa çıkıp rotalarını yeniden belirledikleri eserleriyle izleyicilere ilham verecek. Sergi, 19 Nisan – 19 Mayıs 2024 tarihleri arasında ziyaret edilebilecek. Bu mistik sergiyi kaçırmamak için takviminizi işaretlemeyi unutmayın!
Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi “Kalıcı Sergi”
Türkiye İş Bankası Sanat Eserleri Koleksiyonu, Türkiye’nin en eski ve en geniş kapsamlı koleksiyonlarından biridir. 1940 yılında başlayan koleksiyon, günümüzde 900’ün üzerinde sanatçının 2.700’ü aşkın eserine ev sahipliği yapmaktadır. Türkiye İş Bankası tarafından yıllar içerisinde biriktirilen bu seçkin koleksiyon, Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nin oluşumuna olanak sağlamıştır.
Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nin kalıcı sergi seçkisi, Türk resim ve heykel sanatının gelişimine ışık tutmak amacıyla Prof. Dr. Gül İrepoğlu küratörlüğünde hazırlanmıştır. Sergi, Türk resim sanatının öncüleri ve Cumhuriyet’in ilk dönem sanatçılarının eserlerine ev sahipliği yapmaktadır. Ayrıca, 20. Yüzyılın ortalarından günümüze uzanan bir seçki de sergilenmektedir.
Kalıcı sergi, Türk sanatının gelişimine dair önemli bir kaynak oluştururken, izleyicilere Türk resim ve heykel sanatının zengin dünyasını keşfetme fırsatı sunmaktadır.
Arter Sergi Salonu “Göründüğü Gibi”
Şakir Gökçebağ’ın sıradan nesneleri ve tanıdık görüntüleri biçimsel manipülasyonlar yoluyla sıra dışı hâle getirme yöntemlerine toplu bir bakış sunan “Göründüğü Gibi” sergisi, Arter’in 2. kat galerisinde ziyaretçilerle buluşuyor. Sanatçının farklı zaman aralıklarında ürettiği yerleştirme, heykel ve fotoğraflarını bir araya getiren sergi, 10 Kasım 2024 tarihine kadar izleyicileri bekliyor.
Gündelik yaşam içinde sıkça karşılaştığımız nesnelerin zihninde yarattığı çağrışımlardan veya uyandırdıkları biçimsel benzerlikler ve zıtlıklardan yola çıkan Gökçebağ, onları yapıbozumcu bir tavırla parçalarına ayırarak, yineleyip çoğaltarak, birbirlerine iliştirerek yeniden düzenler. Ortaya çıkan yapıt, bir bütünün müdahale edilmiş veya ayrıştırılmış parçaları olmanın ötesine geçerek nesneleri bildik bağlamlarından uzaklaştırır, dünyayı ve şeyleri algılamamıza yönelik yeni ve şaşırtıcı imkânlar sunar.
Her nesnenin içinde yaratıcılığımızı kışkırtan bir potansiyel olduğunu ve en güçlü söylemlerin en basit şeylerle dile getirilebileceğini düşünen Gökçebağ, pratiğini yalınlık, evrensellik ve ulaşılabilirlik gibi ilkeler üzerine temellendirir. Nesneyi sanatsal temsilin dayatmacı birer referans noktası olmaktan çıkaran bu yaklaşım, formu özerkleştirerek kendine özgü bir ikna gücüne sahip, zarif ve eğlenceli bir evren yaratır.
“Göründüğü Gibi” sergisi, Şakir Gökçebağ’ın daha önce farklı bağlamlarda sergiledikten sonra Arter’deki galeri mekânı için yeniden boyutlandırıp yorumladığı eserlerini geniş bir malzeme çeşitliliği içinde bir arada sunuyor. Bu benzersiz sergiyi deneyimlemek için 10 Kasım 2024 tarihine kadar Arter’e uğramayı unutmayın!
Kitap İBB Yayınları – “Atatürk ve İstanbul ” – Necdet Sakaoğlu
Atatürk ve İstanbul, Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarının 16 Mayıs 1919’da Bandırma Vapuru ile İstanbul’dan yola çıktığı tarihten başlayarak, İstanbul’un Millî Mücadele ve Cumhuriyet sürecindeki önemli dönemeçlerini ele alan bir kitaptır. Kitap, Selanikli Mustafa’nın 13 Mart 1899’da İstanbul’daki Harbiye Mektebi’ne kaydolmasından, 10 Kasım 1938’deki ölümüne kadar olan 40 yıllık süreci anlatmaktadır.
6 Ekim 1923’te İstanbul’un kurtuluşu kutlanırken, Mustafa Kemal hâlâ İstanbul’a dönmemişti. İstanbul’da heyecanlı bekleyiş sürerken, Cumhuriyet ilan edilmiş, saltanat ve hilafet kaldırılmış ve yeni başkentle bir ülke kurulmuştur.
Kitap, 1 Temmuz 1927’deki Gazi Mustafa Kemal’in İstanbul’a dönüşü gibi önemli olayları ele alırken, İstanbulluların heyecanını ve ilgisini detaylı bir şekilde aktarmaktadır.
Atatürk ve İstanbul, özenle seçilmiş fotoğraflar eşliğinde, Atatürk’ün İstanbul’a ve İstanbul’un Atatürk’e olan bağlılığının ve sevgisinin hikâyesini anlatmaktadır. Kitap, bir liderin bir kente, bir kentin bir lidere olan bağlılığının ve sevgisinin izini sürerken, Atatürk’ün gerçek doğum tarihini de ilk kez paylaşmaktadır.