Türkiye’de şüpheli kadın ölümleri hızla artarken, dosyalar aceleyle kapatılıyor. Cumhuriyet’e konuşan Avukat Selin Nakıpoğlu, cezaların yeterli olmadığını söyledi.
Türkiye’de şüpheli kadın
ölümleri her geçen gün artıyor.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız
Platformu’nun verilerine göre,
ocak ayında 21, şubat ayında
17 ve mart ayında ise 21 kadın
şüpheli şekilde ölü bulundu. Bu
veriler doğrultusunda 2024’ün
ilk üç ayında 59 kadın şüpheli
şekilde ölü bulunurken geçen
yıl 248 kadın şüpheli şekilde
yaşamını yitirdi. Hukukçular,
yargı sürecinin yavaş işlediğine
değinirken “Dosyalar hızlıca
kapatılıyor, cezalar da yetersiz
kalıyor” dedi. Cumhuriyet konuya
ilişkin hukukçularla konuştu.
Avukat Selin Nakıpoğlu, “Şüpheli
kadın ölümlerinin açıklığa
kavuşturulabilmesi için ceza hukuku
alanında etkin soruşturmaların
açılması gerekmekte. Şüpheli kadın
ölümleri kaza ya da intihar süsü
verilerek gerçekleşiyor, dosyalar
hızlıca kapatılıyor. Cezalardaki
indirimlerin ve ceza ertelemelerinin
infaz hükümleriyle birlikte
uygulanması nedeniyle mahkemeler
tarafından verilen cezaların önemli
bir oranı infaz edilmiyor” dedi.
İstanbul Sözleşmesi’ne vurgu yapan
Nakıpoğlu, “Kolluğun ve yargı
mensuplarının erkek şiddetine
maruz kalmışlara karşı tutumlarının
değiştiğini gözlemliyoruz.
Sözleşmeden imzanın çekilmesi
şiddet meyilli erkeklere cesaret
verdi” ifadelerini kullandı.
YÜKSEKTEN ‘DÜŞENLER’
Ece Kılıçaslan Acar da şüpheli
şekilde yaşamını yitirirken
ölümü iki yıldır aydınlatılamadı.
Ece Kılıçaslan’ın eşi Erol Acar
tarafından yıllarca sistematik olarak
şiddete uğradığı da iddia edilmişti.
Kılıçaslan’ın avukatı Bilge Türkoz,
“Ece Kılıçaslan’ın şüpheli ölümü bir
yüksekten düşme vakasıydı. Hiçbir
yerde kamera yoktu. Apartman kör
noktada kalıyordu. Tanık yoktu.
Örneğin Fatma Duygu Özkan’ın
dosyasını da takip ediyorduk. Özkan,
Kadıköy’ün ortasında gündüz vakti
yüksekten düşerek ölen bir kadın.
Ancak orada tanıklar vardı ve
olay şüpheli bir şekilde kalmadı.
Ece’nin dosyası ise hâlâ şüpheli.
Savcılık makamı delil bulmakta çok
zorlanıyor” diye konuştu.
ELİNİ KOLUNU SALLAYARAK…
Sürecin yavaş işlediğine değinen
Türköz, “Bizim hukukumuzda
şüpheli bir durumdan her zaman
için sanık yararlanıyor. Yüksekten
düşme vakalarında delil bulmak
çok zor. Olayı ispatlamak çok zor.
Bir kadının ölümüyle katilinin
hak ettiği cezayı bulması arasında
geçen süre ne kadar kısa olursa
bence cezalar o kadar da caydırıcı
olacaktır. Ece olayında bu adam
karısını öldürdüyse eğer 25
aydır sadece haftada bir karakola
gidip imza atıyor ve elini kolunu
sallaya sallaya dolaşıyor. Burası
aslında toplumun kanayan yarası.
O adam tutuklu olmalıydı. Asıl
sorun bu yavaşlık” dedi.
Türköz
sözlerini şu şekilde noktaladı:
“6284 sayılı kanunun yeteri
kadar uygulanamamasından
dolayı kadınları korumakta aciz
kalıyoruz. Korumakta yetersiz
kaldığımız için şüpheli kadın
ölümleri bir şekilde önlenemiyor.
Cezaların da burada yetersiz
kalması büyük bir handikap.
Bizim kanunlarımızdaki cezalar da
yetersiz kalıyor.”