Yazar Eylem Tok’un oğlu T.C.’nin yaptığı kazada oğlunu kaybeden baba Özer Aci ve avukatı Hacı Orhan bugün soruşturmayı yürüten savcıyla görüştü. Görüşmenin ardından basın mensuplarının soruları üzerine baba Aci, karşı tarafın kendisiyle dolaylı olarak iletişime geçtiklerini belirtti.
Yazar Eylem Tok ve 17 yaşındaki oğlu T.C., Oğuz Murat Acı’nın ölümüne, 4 kişinin de yaralanmasına neden olduğu kazadan sonra ilk önce Mısır’a daha sonra ise ABD’ye kaçmıştı.
Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı önünde soruşturma savcısıyla görüştükten sonra basın mensuplarının sorularını yanıtlayan maktul Oğuz Murat Aci’nin babası Özer Aci, karşı tarafın kendileriyle dolaylı iletişime geçtiklerini belirtti.
Özer Aci “Maddi ve manevi yanımda olduğu söylendi. Maddi kısmını kenara bırakıp buyurun gelin dedik. Fakat şu ana kadar benimle iletişime geçen olmadı. Bir aile dostumuz aranmış, böyle konuşulmuş. 10 veya 12. gün dolaylı olarak taziyeye geleceklerini ilettiler bana fakat ben yine aynı sözümü tekrarladım. Anne ile çocuk gelir teslim olur, ertesi gün buyursunlar, gelsinler taziyeye. Sizlere de bilgi vereceğim, aile benim taziyeme geliyor diye” şeklinde konuştu. “Ayakta durmakta güçlük çekiyorum” diyen baba Aci, soruşturmada farklı bir bilgi olmadığını ve sürecin devam ettiğini vurguladı.
“YARGILANMADAN TAZİYEYE GELMELERİ DOĞRU OLMAZ”
Ailenin avukatı Hacı Orhan ise “İlk günden beri söylüyorum, müvekkillerim de söylüyorlar. Öncelikle kişilerin gelip teslim olup yargılanmaları gerekiyor. Bu yargılanma olmadan taziyeye gelmeleri doğru olmaz. Şu an onlar yurt dışına kaçmış haldeyken birilerinin taziyeye gelmesi doğru olmaz. Baba ‘teslim olsunlar taziyeye gelsinler’ şeklinde belirtti ancak bu yanlış anlaşıldı. Burada çok açık şekilde söylüyoruz ki bu olay ihmal sonucu ölüme sebebiyet vermektir. Bu yüzden olay sonucu o konuşulan konuların dile getirilmesi doğru ve ahlaki değildir” dedi. Tutuklanan çalışan ile ilgili sorular üzerine Avukat Orhan, “Çalışan asli bir fail olsa da sonuçta azmettirici olarak babanın ve annenin talimatları olduğu bir gerçektir. Bir çalışanın kendi başına böyle bir eyleme girişmesi mümkün değildir. Zaten o anda da Eylem Hanım ve Bülent Beyle görüştüğünü söylüyor” dedi. Çalışanın havaalanına gittiğini bilmediğini söylediği yönündeki soruya ise Orhan, “Havaalanına gittiğini bilmiyorum’ şeklindeki ifade doğru değil. Çünkü valizle gidiyorlar, ifadede Eylem Hanım Mısır meselesini konuşuyor, biletlerini ayarlamaya çalışıyor. Çalışan da bunun farkında” diye cevap verdi.
“BABANIN BİR AN ÖNCE İFADESİNİN ALINMASI LAZIM”
Babanın nerede olduğu sorularına ise Avukat Hacı Orhan, “Babanın şu an yurt dışına çıkış yasağı var, nerede olduğunu bilmiyoruz ama İstanbul veya Bursa’da çalışmaları var. İstanbul veya Bursa’dadır diye tahmin ediyorum. Daha babanın ifadesi alınmadı, bir an önce ifadesinin alınması lazım. Eğer bir dahli varsa aynı şekilde bir tedbir kararının uygulanması gerekir. Kayırma noktasında anne ve babanın cezasızlık hali var ancak biz burada ihmal sonucu adam öldürmeye giden bir süreçten bahsediyoruz” şeklinde yanıt verdi. Telefonlardan birinin halen kayıp olduğunu da söyleyen Orhan, “Özellikle telefonların oradan toplanıp götürülmesi talimatını verenin ve bu organizasyonu yapanın Eylem Hanım olduğunu düşünüyoruz. Orada olan çocuklar da aynı şekilde burada suçlu olacaklar. O telefonlardan birisi de şu an hala kayıp, Tahsin’in telefonu kayıp” ifadelerini kullandı.