Antik Çağ ve günümüzde sık sık mezar soyguncuların saldırılarına maruz kalan Lahitler, Anadolu’nun gizemli tarihini ortaya çıkartıyor.
Özellikle Antik Çağ’da insanların ölülerini muhafaza ettikleri, genellikle yeryüzünde sergilenen ve çoğunlukla taştan oyulan, sandık şeklinde mezarlar olan Lahitler, Anadolu’nun gizemli tarihini ortaya çıkartıyor…
TÜRKİYE’DE GÖRÜLMESİ GEREKEN LAHİTLERSİDAMARA LAHDİ
Sidamara Lahdi Konya Ereğlisi-Karaman yolu üzerinde, eski adı Sidamara olan Ambar köyünde bulunduğu için bu isimle anılan, MS 3. yüzyıla ait lahit. 32 tonluk ağırlığı ile dünyanın en ağır lahdi olarak bilinen eser 1900’da bulunmuş ve Osman Hamdi Bey tarafından İstanbul’a getirtilmiştir. Lahdin kapağında ve dört yanında bulunan kabartma heykeller çok çeşitlidir ve bir sanat harikası sayılmaktadır. İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde bulunan lahitlerden biridir. Mermer lahidin yüksekliği 313 cm, boyu 381 cm, eni ise 200 cm.dir. Lahdin ön yüzünde ortada filozof kıyafetinde oturan bir erkek, Sağda Artemis kıyafetinde genç bir kız, solda Demeter kıyafetinde başı örtülü bir kadın vardır.
AĞLAYAN KADINLAR
Ağlayan Kadınlar Lahdi, 1887 yılında Osman Hamdi Bey’in Lübnan’da yer alan Sidon Kral Nekropolisi’nde gerçekleştiği kazılarda bulunmuştur. Lahit üzerindeki ikonografik sahne nedeniyle Ağlayan Kadınlar olarak isimlendirilmiştir.
Yaklaşık MÖ 350 yıllarına tarihlenen lahdin, Klasik Dönem Yunan stilinde üretilmiş olduğu ve Atina veya Rodos atölyelerinde üretildikten sonra Sidon’a getirildiği düşünülür. Tüm yüzlerine toplam on sekiz İon düzeni sütun arasında, çeşitli şekillerde tasvir edilmiş, yas tutan kadınlar yerleştirilmiştir.
AKHİLLEUS
Akhilleus Lahdi, Attika olarak adlandırılan savaş sahnelerinin anlatıldığı 2. Grup Akhilleus Lahitlerine örnektir. Lahdin dört cephesinin köşe bölümleri plasterlerle sınırlandırılmıştır. Torre Nova (Küçük Asya Lahitleri) grubuna giren bu lahit, Geç Antoninler Dönemi özelliklerini taşımaktadır. Lahdin ön ve yan yüzündeki tasvirlerde, Homeros’un İlyada Destanında yer alan Truva Savaşına atıfta bulunularak; Akhilleus’un yakın arkadaşı Patroklos’un öldürülmesinden duyduğu acı ve öfkeyle, Hektor’un cesedini günlerce yerde sürükletmesi, Hektor’un babası Priamus’un oğlunun cesedini istemek üzere diz çökerek yalvarışı ve Akhilleus’un arkaya doğru çevirdiği yüzündeki üzüntülü hal betimlenmiştir.
Aurelia Botiane Demetria, MS 2. yüzyılda Perge’de yaşamış, kentin ileri gelen yurttaşlarından, olasılıkla hububat deposu yöneticiliğini üstlenen kişidir. Aurelia Botiane Demetria Lahdi, 1997 yılında Perge Batı Nekropolisi’nden kaçakçılar tarafından çıkarılmış ve satılmak üzereyken güvenlik güçlerince ele geçirilmiştir. Eser, “Sütunlu Küçük Asya Lahitleri” grubuna bir örnektir. Üç yanı sütunlarla bölünmüş olan lahdin kapağı kline şeklindedir. Kline (Antik Yunan’da dikdörtgen formlu ve dört ayaklı divan ya da sedir benzeri bir tür mobilya) üzerine karı ve koca yan yana uzanmıştır.
LİKYA LAHDİ
Likya Lahdi, 1887 yılında Osman Hamdi Bey’in Lübnan’da yer alan Sidon Kral Nekropolisi’nde gerçekleştiği kazılarda bulunmuştur. Sidon’daki kraliyet soyundan gelen yöneticilerden birine ait olduğu düşünülen lahdin kime ait olduğu bilinmemektedir. Kapak ve sanduka olmak üzere iki kısımdan oluşan lahit, paros mermerinden yapılmıştır.
EROSLU LAHİT
Eroslu Lahit, 1947 – 1966 yılları arasında Side Antik Kenti Doğu Nekropol kazısında, kısmen ayakta duran bir anıtmezarın içinde bulunmuştur. Her yönünde Erosların tasvir edildiği önemli lahitler arasında gösterilmektedir.
POLYKSENA LAHDİ
Polyksena Lahdi, Çanakkale Kızöldün Tümülüsü’nde, 1994 yılında bir kaçak kazı ihbarı üzerine yapılan kurtarma kazısında bulunmuştur. MÖ 6. yüzyıla ait olup Anadolu’da, bugüne kadar bulunan figürsel anlatımlı lahitlerin en erken örneğidir.