ENAG her ay, kendi hesapladığı enflasyon oranıyla kamuoyunun karşısına çıkıyor ancak açıklanan oranların TÜİK ile arasında büyük bir makas olması dikkat çekiyor. TÜİK açıklanan enflasyon verilerinin yurttaşlar tarafından iki kat daha yüksek hissedildiğini hesapladı. ENAG ise TÜİK’i enflasyon verileri konusunda eleştirdi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) açıklanan enflasyon verilerinin yurttaşlar tarafından iki kat daha yüksek hissedildiğini hesapladı.
TÜİK’in hesaplamalarına göre yüzde 64,7 olarak 2023 yılı tüketici enflasyonu yüzde 129,4 dolayında hissedildi.
Tüketici Eğilim Anketi’ndeki sorulardan yola çıkan TÜİK’e göre aradaki fark, tüketim alışkanlığı ve harcama kalıplarından kaynaklandı.
Ekonomim’den Maruf Buzcugil’in aktardığına göre, resmen duyurulmayan veri kurum içerisinde yapılan sunumlarda paylaşıldı.
Algılanan enflasyonun, ölçülen enflasyondan yüksek olmasıysa “Tüketicilerin gelir seviyelerinin, harcama kalıplarının ve tüketim alışkanlıklarının kişiden kişiye farklılık göstermesi, enflasyon tespitinde kullanılan mal ve hizmet sepetinin bireylere göre değişmesi” ile açıklandı.
Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ise TÜİK’i açıklanan enflasyon verileri konusunda eleştirdi.
“LİTERATÜRDE BÖYLE BİR AYRIM YOK”
ENAG tarafından yapılan açıklamada şunlar kaydedildi:
“Haber içeriklerinden elde ettiğimiz bilgilere göre, TÜİK 2023 yılına ait hissedilen enflasyonun %129,4 olduğunu açıklamış, kamuoyuyla paylaştığı resmi verilerle ‘hissedilen enflasyon’ farkın nedenini tüketim alışkanlıkları ve harcama kalıplarına bağlamıştır
Devletin veri tekelini bünyesinde taşıyan ve toplumsal hayatı doğrudan etkileyen TÜİK’in, bu veri farklılıklarının nedenlerini açıklarken, Enflasyon Araştırma Grubu’nu (ENAG) verileri yanlı sunan, siyasi amaçlı bir kuruluş olarak suçlamamıştır
Kamuyunun bilmesi gereken çok önemli bir gerçek vardır.
Ekonomi literatüründe ‘sunulan enflasyon’ ve ‘hissedilen enflasyon’ diye bir ayırım yoktur. Dahası hissedilen enflasyon kavramı üniversitelerde gündeme bile gelmemektedir
“HALK BUNDAN DOLAYI FAKİRLEŞMİŞTİR”
Sadece fiyat ve enflasyon verilerini değil, fiyat verileri ile bağlantılı olan daha birçok veriyi de taraflı ve gerçek olandan farklı sunan güzide kurumumuz TÜİK’i yönetenlerin bilmesi gereken birkaç önemli konu vardır:
1. TÜİK’in fiyat verileri halkın gelir seviyesi ile uyumunu kaybetmiş, halk bundan dolayı fakirleşmiştir
2. Fiyat verileri ile reel hale dönüştürülen ekonomik büyüme oranları da gerçeği yansıtmamaktadır. Bu ise gelir paylaşımını bozmaktadır
3. Hissedilen enflasyon oranı, literatürde yeri olmasa da, esas itibariyle günümüz Türkiyesi’nde genel fiyat endeksindeki değişimi birebir yansıtmaktadır
4. Bu oranın TÜİK tarafından açıklanması ise tam anlamıyla bir itiraftır ve bunun hukuki sonuçları olacaktır
5. Günümüzde yaşanan bu veri sorunları, 2006-2013 döneminde Arjantin’de tecrübe edilenin bir karbon kopyasıdır. Orada da sunulan gerçek dışı enflasyon verileri halkın fakirleşmesine neden olmuş, ülkedeki ekonomik sorunlar günümüze kadar artarak gelmiştir.
Özetle; devlet kurumlarının yaptığı hataları dedikodu yaparak düzeltmesi rasyonel bir yöntem değildir.
Akademik özelliğe sahip, Harvard Üniversitesi bünyesindeki benzer bir kuruluşla aynı metotları uygulayan grubumuz ENAG’a saldırması TÜİK’in güvenilirliğini artırmayacaktır.
2020 yılının Eylül ayından itibaren günlük fiyat verileri ile oluşturulan enflasyon oranlarını halkımız ile paylaşan ENAG aynı çizgide, karalılıkla yoluna devam etmektedir.”