İSTANBUL’74’ün Clubhouse Bebek içindeki yeni alanında, tüm yıla yayılacak çok disiplinli kültürel program, sergiler, performanslar ve çeşitli etkinlikler yer alacak.
Küratörlüğünü Demet Müftüoğlu Eşeli’nin üstlendiği, “We Belong” adlı sergide yirmiden fazla çağdaş sanatçının işleri bir araya geliyor. “Aidiyet”e dair olan sergi ay sonuna kadar görülebilir. ISTANBUL’74’ün ortağı olduğu Clubhouse Bebek’teki yeni alanında yer alan sergide kimler yok ki… Erol Akyavaş, Nejad Devrim, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Bosco Sodi, Sarkis, Anselm Reyle, Jorinde Voigt, Ahmet Doğu İpek, Belkıs Balpınar, Mehmet Ali Uysal, Kemal Seyhan, Brüksel merkezli sanatçı ikilisi :mentalKLINIK, Mike Berg, Osman Dinç, Burçak Bingöl, sanat, tasarım ve teknoloji etrafında disiplinlerarası deneyimler tasarlayan stüdyo NOHLAB, Sinan Logie, Işıl Kapu, Burcu Erden, Argun Okumuşoğlu, Cody Choi, Berke Yazıcıoğlu ve Nejat Satı…
“Aidiyet, ISTANBUL’74’ün üzerine düşündüğü ve farklı projelerde de sorguladığımız bir kavram. Özellikle bugünün karmaşık ve zorlu küresel ortamında, bu temel ihtiyacın daha da önem kazandığını düşünüyoruz” diyen küratör Eşeli, şöyle devam ediyor: “We Belong, bireyin bir yere, kültüre ve topluluğa ait olma ihtiyacını sorguluyor. Toplumsal konulara farklı açılardan yaklaşarak, günümüzde aidiyet duygusu, toplumsal bağlar ve genel olarak topluluk kültürü ile ilgili soruları ele alıyor. Sergi, çağdaş sanatın toplumsal meseleleri mercek altına alarak nasıl yeni bakış açıları sunabileceğine, toplumların yeniden harekete geçmesine nasıl aracılık edebileceğine ve aidiyet duygusuna giden yeni yolları nasıl aydınlatabileceğine dair derin bir keşif görevini üstleniyor. Çeşitli disiplinlerden sanatçıların eserlerinin bir araya geldiği seçki, farklı perspektifleri keşfetme imkânı sunuyor. Bu sergideki sanatçı seçimi, mekânın özgünlüğüne ve serginin temasıyla paralel, toplumsal konulara duyarlı ve bu konulara farklı perspektiflerden yaklaşabilen sanatçılar üzerine kuruldu.”
İLK KEZ GÖRÜLEN YAPITLAR…
Sergide özel üretilen bazı eserleri ve ilk gösterimleri görüyoruz; Robert Montgomery’nin “Love is the Revolutionary Energy” başlıklı eseri Art Basel Paris 2022’de Louvre Müzesi Tuileries Bahçesi’nden sonra ilk kez İstanbul’da sergilenirken Ordu’daki büyük solo sergisiyle ses getiren Alper Aydın’ın mekâna özgü büyük ölçekli enstalasyonu “Kırmızı Hap” yer alıyor. Ekin Bernay’ın Tate Modern programı için kapanma döneminde 2021’de yaratılan “Resilient Responses” başlıklı çevrimiçi performansı da bir yerleştirmeye dönüştürülerek fiziksel olarak ilk kez bu sergi kapsamında görülebilecek.