Süper Kupa kriziyle ilgili konuşan futbol yorumcusu Rıdvan Dilmen, Mehmet Büyükekşi ile AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında geçen diyaloğu anlattı.
Futbol yorumcusu Rıdvan Dilmen, Suudi Arabistan’da iptal olan Süper Kupa hakkında açıklamalarda bulundu.
HaberTürk’te Mehmet Ayan’ın sunduğu Geçiş Oyunu programına telefon ile bağlanarak Suudi Arabistan’da iptal olan Süper Kupa hakkında açıklamalarda bulunan Dilmen, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi ile AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında geçen diyaloğu anlattı.
Eski futbolcu ve yorumcu Dilmen, Süper Kupa finali oynanmadan önce TFF Başkanı Büyükekşi’ye, Cumhuriyet’in 100. yılından neden Türkiye’de oynanmadığını sorduğunu söyledi.
Dilmen, “Dedim ki, ‘Nereden çıktı bu Suudi Arabistan’da maç oynamak. Kaldı ki çok tartışılıyorsunuz. Taraftar grupları ve bütün medya burada oynanmasını istiyor. Sayın Cumhurbaşkanımızla böyle bir konuyu konuştunuz mu?’ Dedi ki, ‘Kulüplere sordum. 4 milyon dolar para var, kazanan şu kadar alacak, kaybeden bu kadar alacak.’ Teklifi TFF Başkanımız, Ali Bey ve Dursun Bey’e iletiyor. Onlar da kabul ediyorlar” ifadelerini kullandı.
Dilmen, “Tatsız zaten bu maçın orada oynanması. 99. yılda orada oynarsın eyvallah, 101. yılda oynarsın eyvallah. Federasyon başkanımız maalesef eline koca bir taş aldı, cama bir taş attı. İki değerli kulübümüze siz de atın dedi. İkisi de attı, sonra geri döndüler” dedi.
Süreçle ilgili bilgilerini paylaşan Dilmen, “Önce sondan başlamak istiyorum. Kulüplerimizin geri dönmesi, Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ne kadar sahiplenildiğini gösteren bir davranıştır, tebrik ediyorum. Ama süreci buraya götüren de maalesef kulüplerimiz oldu. Bu maçın Türkiye’de oynanması lazımdı. Türkiye’de bir sürü kapasitesi iyi olan Atatürk statlar var. Hiç ekonomik olarak bakmadan bu yıl burada oynanmasında herhalde hemfikiriz” diye konuştu.
“1 MİLYON 600 BİN DOLARI BİR AY ÖNCE ALDILAR, BU ÖNEMLİ”
Rıdvan Dilmen’in açıklamasından satır başları şöyle:
“Ben biraz sözleşme ile duyduklarımı size ileteyim. Toplamda tutar, kazanan takıma 2 milyon 400 bin dolar verilecekti, kaybeden takıma da 1 milyon 600 bin milyon dolar verilecekti. Yani toplam 4 milyon dolar. Eğer 4,5 ise 500’ünü federasyon alacaktı, onu bilmiyorum. Ama kulüplerin alacağı buydu. Bir ay önce her iki kulübümüz de mağlubiyet parası alıp kazanan 800 bin dolar daha alacaktı. Yani kulüplerimiz 1 milyon 600 bin doları bir ay önce aldılar, bu önemli bence. Ali Can Bey’in söylediği önemli bilgi. Tazminat kısmını bilmiyorum.
“ZATEN BU FORMALARLA OYNAYACAKLARDI”
İlk anlaşma şöyle, Türk bayrağı diyorlar, problem yok, imza atılıyor. İstiklal Marşı diyorlar, tabii ki imza atılıyor. Ama Suudiler diyor bizim marşımız bir 30 saniye verelim burada olduğu için maç. Orada bizim kulüplerimiz burada itiraz ediyor ancak burada amaç maçı oynatmamak üzere değil, serzenişleri oluyor. Geçen hafta maalesef şehitlerimiz olunca federasyon yetkilileri diyor ki, ‘Şehitlerimiz için anma yapacağız’, tamam diyorlar onu da ekliyorlar sözleşmeye. İki kulübümüz de 100. yıl formasıyla çıkacak maça diyor. Galatasaray’ın formasında Atatürk’ün imzası var, Fenerbahçe’nin göğsünde Atatürk var. Buna okey deyip imza atıyorlar ekim ayında. Bu formayla oynamada problem yok. Zaten bunlarla oynayacaklardı.
“ORADA ATATÜRK’ÜN PAZARLIĞI OLMAZ”
Sonra 26’sında salı günü Fenerbahçe müracaat ediyor. Diyor ki; bir ‘Yurtta sulh, cihanda sulh’ pankartıyla sahaya çıkmak istiyoruz. İki; ısınmada ‘Atatürk tişörtü giyeceğiz’ ve arkasında da ‘Yurtta sulh cihanda sulh’ olacak diyor. Galatasaray da haklı olarak biz de yapalım diyor. Ve Riyad’da hemen ‘Ne mutlu Türküm diyene’ pankartı bastırıyorlar. Bu kriz maçtan 3 gün önce başlıyor. Bu kadar şeyi kabul etmiş Suudilerin bunu kabul etmemesi bana ilginç geldi. Neden kabul etmedi, o kadar şeyi kabul etmişsiniz. Zaten etmek de zorundasınız. Atatürk’ün pazarlığı olmaz orada. Bu formalarla oynamaya müsaade edildiğinin altını çizelim.
“SUUDİLER ‘OLMAZ’ DİYOR”
Sorun nerede? Şehitleri andık, bayrağımız tamam, Suudilerin 30 saniyelik şeyi de tamam. Gelelim 26’sından sonraki gelişmelere. Ben de olsam o pankartı kabul etmeyen, ben de olsam ve sizler de olsanız zaten dönersiniz. Kimse de oynamasını beklemiyor. Fakat keşke kulüplerimiz çok daha önceden bu maddeleri koysalardı. 26’sından sonra Suudiler olmaz diyor. Kulüplerimiz ve federasyon haksız bir süre geçirdiler. Bizim değil Suudi Arabistan’da, Londra’nın göbeğinde de bu maçın oynanmasını istemem. Önümüzdeki yıl nerede oynarsanız oynayın.
ERDOĞAN DA BÜYÜKEKŞİ’YE SORMUŞ
Ben Mehmet Büyükekşi’yi birkaç ay önce aradım. Dedim ki, ‘Nereden çıktı bu Suudi Arabistan’da maç oynamak burada oynamak varken? Kaldı ki çok tartışılıyorsunuz. Taraftar grupları ve bütün medya burada oynanmasını istiyor. Sayın Cumhurbaşkanımızla böyle bir konuyu konuştunuz mu?’ Dedi ki, ‘Ben kulüplere sordum. 4 milyon dolar para var, kazanan şu kadar alacak, kaybeden bu kadar alacak.’ Teklifi TFF Başkanımız, Ali Bey ve Dursun Bey’e iletiyor. Onlar da kabul ediyorlar.
Sonra hakkını helal etsin bir gün Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a dedim böyle böyle. ‘Ya ben de Büyükekşi’ye niye orada oynayacaklarını sordum’ dedi. Büyükekşi de diyor ki, ‘İki kulübe para kazandıracağız’. Peki ‘Kulüpler ne dedi?’ diyor. ‘Kulüpler de kabul etti’ deyince ‘O zaman tamam’ diyor.”