Türkiye, tekstil ürünleri ithalatında uygulanan ilave gümrük vergilerinde yüzde 100’e varan oranlarda artışa giderken; Avrupa’nın en büyük üçüncü tedarikçisi konumundaki Türk hazır giyim sektöründe ise maliyet artışına neden olacak düzenleme sektörü daha fazla köşeye sıkıştırabilir.
Türkiye, tekstil ürünleri ithalatında uygulanan ilave gümrük vergilerinde yüzde 100’e varan oranlarda artışa gidildi.
Düzenleme, ithalat baskısı altında zor günler geçiren ve üretim oranlarında önemli düşüşler gözlenen tekstil sektörüne nefes aldıracak olsa da; uygulamanın H&M, Zara, Mango, Adidas ve Puma gibi Avrupa’nın önde gelen markalarının tedarikçisi konumundaki Türk hazırgiyim üreticilerinin maliyetlerini yükselterek Vietnam ve Bangladeş gibi rakipleri karşısında daha fazla pazar kaybını beraberinde getirebileceği belirtiliyor.
Cumhurbaşkanı kararıyla yüzlerce tekstil ürününde gümrük vergileri 15 Kasım‘dan geçerli olmak üzere yüzde 30 ile yüzde 100 arasında artırıldı. Bu kapsamda polyester iplikte daha önce yüzde 5 olan gümrük vergisi yüzde 10’a, pamuk ipliğinde yüzde 5–8 olan gümrük vergileri yüzde 10–13 aralığına, tüm kumaş ürün gruplarında yüzde 20 olan gümrük vergisi ise yüzde 27’ye yükseltildi. Gümrük vergisi tüm hazırgiyim ürün grupları için de yüzde 30’dan yüzde 39’a çıkarıldı.
Dahilde İşleme Rejimi kapsamında ihracata yönelik yapılacak ithalat ek vergilerden muaf olabiliyor. Ancak hazırgiyim temsilcileri, uygulamadaki zorluklar nedeniyle çok az sayıda ihracatçının bu muafiyetten yararlanabildiğine işaret ediyor.
ÇAĞRI YAPILMIŞTI
Vergi artışları, tekstil sektörünün başta iplik olmak üzere tekstil ithalatındaki ilave gümrük vergilerinin artırılması yönündeki çağrısının ardından geldi.
İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz, tekstil sektörünün uzun yıllar sonra dış ticaret açığı vererek ithalatçı konuma düştüğünü belirterek, bu durumun üretim üzerinde risk oluşturduğuna dikkat çekmişti. Bazı tesislerde kapasite kullanımının yüzde 50’lere düştüğü ve önemli istihdam kayıpları yaşandığını belirten Öksüz, tekstil ithalatında ilave gu¨mru¨k vergilerinin yeniden düzenlenmesi çağrısı yapmıştı.
Tekstil sektöründe kapasite kullanım oranı Ekim’de yüzde 70.7 olurken, imalat sanayi genelindeki yüzde 77.4 seviyesinin oldukça altında gerçekleşti. Tekstil sektörü temsilcileri özellikle iplik üreticileri arasında KKO’nun yüzde 50’lere kadar düştüğünü belirtiyor.
PANDEMİ SONRASINDA TÜRKİYE AVANTAJINI KAYBEDİYOR
Pandemi döneminde artan navlun fiyatları ve tedarik zincirindeki kırılmaların etkisiyle Avrupalı ve ABD’li moda markalarının siparişlerini Uzak Doğu’dan Türkiye’ye kaydırması nedeniyle hem tekstil hem de hazırgiyim üreticileri önemli kazanımlar elde etmişti.
Ancak pandeminin ardından navlun fiyatlarındaki sert düşüş ve yüksek enflasyona bağlı artan maliyetler Türk firmaların bu avantajını ortadan kaldırdı. Türk tekstil ve hazırgiyim üreticileri ihracat pazarlarında kayıplar yaşarken; Türk hazırgiyim üreticilerinin daha ucuz olması nedeniyle Türk tekstil ürünleri yerine ithal ikamelerine yönelmesi, tekstil sektörünün iç pazarda da kayıplar yaşamasına neden oldu.
“NASIL REKABET EDEYİM? MECBUREN ÜRETİMİ DURDURDUK”
Artan maliyetler ve ithalat baskısı nedeniyle Osmaniye’deki iplik fabrikasındaki üretimlerini birkaç ay önce 50 tondan 5 tona kadar düşürdüklerini belirten Fatih Bilici, çalışan sayısını da önemli oranda azalttıklarını söyledi.
Sektördeki birçok firmanın kendisiyle aynı durumda olduğunu belirten Bilici, “Benim 3.20 dolara ürettiğim ipliği Özbekistan’daki rakibim 2.70 dolara satıyor. Nasıl rekabet edeyim? Mecburen üretimi durdurduk” dedi.
Ancak hazırgiyim temsilcilerine göre, kendi sektörlerinde de durum parlak değil. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Eş Başkanı Ramazan Kaya, “Sorun sadece tekstil tarafında değil. Hazırgiyimde de küresel anlamda bir talepsizlik var. Artan maliyetler nedeniyle Uzakdoğu ile yüzde 15-20 olan fiyat farkımız 1.5-2 yıl içinde yüzde 40-50’lere çıktı. Bu durum siparişlerin Uzakdoğu’ya kaymasına neden oluyor” dedi ve ekledi:
“Döviz kurunun enflasyon altında kalması da bizi çok olumsuz etkiliyor. Biz ciddi karsızlıklar yaşarken üzerine bu vergi artışı karşımıza çıkarıldı.”
Kaya’nın verdiği bilgiye göre, hazır giyim sektöründe sene başında konulan 23 milyar dolarlık hedefe karşın ihracat 19-19.5 milyar dolar seviyelerinde kalacak.
TİM verilerine göre, hazırgiyim ihracatı yılın ilk 10 ayında yüzde 8.3 düşüşle $16.4 milyar oldu.
Hazırgiyim ihracatı 2022’de $21.2 milyar, tekstil ihracatı ise $10.4 milyar olmuştu.
Türkiye tekstilde dünyanın en büyük beşinci, hazırgiyimde de en büyük altıncı ihracatçısı konumunda. Türkiye Avrupa Birliği’nin ise tekstilde en büyük ikinci, hazırgiyimde de en büyük üçüncü tedarikçisi.
AB’NİN TEKSTİL VE GİYİM İTHALATINDA TÜRKİYE’NİN PAYI DÜŞÜYOR
Ancak artan maliyetler nedeniyle başta Bangladeş ve Vietnam olmak üzere Uzakdoğu ve Asyalı rakiplerine göre fiyatları pahalı kalan Türkiye siparişlerini rakiplerine kaptırıyor.
Avrupa Tekstil ve Hazırgiyim Konfederasyonu (EURATEX) verilerine göre, AB’nin tekstil ve hazırgiyim ithalatında Türkiye’nin payı 2022’de bir önceki seneki yüzde 13.8 seviyesinden yüzde 12.7’ye geriledi.
TOBB Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektör Başkanı Şeref Fayat, “Şu an Bangladeş’te üretilen bir tshirt veya bir pantolonla Türkiye’de üretilenin Avrupa’daki bir alıcıya fiyat farkı yüzde 40. Modayı iyi takip etmemiz ve kumaş altyapımızın çok iyi olması nedeniyle uluslararası markalar yüzde 15-20’ye kadar fiyat farkı vermekte beis görmüyorlar. Fakat yüzde 20’nin üzerindeki fiyat farkı pazar kayıpları olarak karşımıza çıkıyor” diye konuştu.
Fayat, Türk ihracatçılarının fiyat tutturamamalarındaki en büyük nedenlerden birinin “olması gerekenden çok daha değerli TL” olduğunu söyledi.
TL dolar karşısında yıl başından bu yana yüzde 35 değer kaybetse de, ihracatçılar kurdaki artışın enflasyonun altında kalmasının rekabet güçlerini düşürdüğünü savunuyor.
Kadın hazırgiyim ürünleri ihracatçısı DF Manhattan Inc Yönetim Kurulu Başkanı Timur Bozdemir’e göre ise, hazırgiyimde ihtiyaç duyulan bir strateji değişimi.
Tekstil ürünleri ithalatındaki vergi artışının 10 dolarlık bir tshirt için maliyeti 30-50 cent artıracağını, bu fark için ise Avrupalı ya da ABD’li mağaza zincirlerinin alımdan vazgeçeceğini düşünmediğini belirten Bozdemir; ancak Türk hazırgiyim sektörünün yapması gerekenin düşük fiyatlı ancak yüksek montanlı işlerden daha niş ve katma değerli üretime kaymak olduğunu söyledi.
Bozdemir, “Eğer 3 dolarlık bir tshirt’ü üretmek için Bangladeş ya da Vietnam ile rekabet etmekte ısrarcı olursak, kaybeden biz oluruz” dedi.