Kuzey Ege yöresi, bir başka tanımlamayla Körfez bölgesi, zeytin diyarı olarak bilinir ve anılır. Zeytin ve zeytinyağı, bu yörenin temel ekonomisini ve ana geçim kaynağını oluşturur. Kuzey Ege’de gözünüzün alabildiğince uzanan kıyılar ve havzalar, kadim zeytin ağaçları ile kaplıdır. Sözün özü, zeytin ve zeytinyağı bu bölgenin ekmeğidir, aşıdır.
İki bin yıldır zeytinin yetiştiği üretim bölgesinde, bugünlerde ilginç gelişmeler yaşanıyor. Vakıflara ait 14 bin dekarlık alan içinde bulunan on binlerce zeytin ağacının bakılıp ürünlerinin değerlendirildiği işletmeler kapatılıyor. Bu durum bölge insanını ve zeytincisini oldukça endişelendiriyor. Bölgenin muhalif milletvekilleri ile belediye başkanları; bölge insanının ve zeytincisinin endişelerini kamuoyuna yansıtıyorlar. Söz konusu alanların rant amaçlı kullanılabileceği tehlikesini ve iddialarını seslendiriyorlar. Körfez yöresindeki vakıf işletmelerinin kapatılması konusu, bölgede önemli bir gündem maddesi oluyor ve kamuoyu tarafından yakından izleniyor.
Aslında konu yalnızca bölgeyi ve bölge insanını ilgilendirmekle kalmıyor, üreticisinden tüketicisine hemen herkesi ilgilendiriyor. Ülke ekonomisinin başat sektörlerinden olan zeytin ve zeytinyağında, ulusal zenginliklere sahip çıkılması ve bunların daha da geliştirilmesi, güçlendirilmesi gerekiyor. Zeytinci, ürününe ve üretim faaliyetlerine yeni destekler beklerken, tam tersine köstekle karşılaşmasına ise doğrusu hayret ediyor. Çünkü vakıf işletmelerinin kapatılması, pratikte zeytincinin ve zeytinciliğin kösteklenmesi anlamına geliyor.
Ülkemiz ekonomisi ve ihracatı için büyük önem taşıyan zeytin ve zeytinyağında, yeni desteklere ve markalara, yeni oluşumlara ve işletmelere ihtiyaç duyulurken; tam tersine var olanların kapatılmasını anlamak ve kabullenmek mümkün değildir. Bölge insanı ve Körfez yöresinin kanaat önderleri, bu kararın yeniden gözden geçirilmesini istemekte ve beklemektedir. Körfez zeytinciliğine vakıflar eliyle darbe vurulmamalıdır!..