10 Ekim Ankara Gar Katliamı’nın 8’inci yılında sebebiyle gar önünde yapılan anma törenine katılan Özgür Özel, “Arka tarafta bir anne ağlıyor. Sekiz yıldır bir anne, durmadan ağlar mı? Bu meydanda hayatını kaybedenlerin aileleri, sekiz yıldır adalete ulaşamadıkları için haykırıyorlar. Gözlerinde yaş kalmadı, dudaklarında ses kalmadı, sesleri kısıldı, halen ağlıyorlar. Onların seslerini duyan yok” dedi.
10 Ekim Ankara Gar Katliamı’nda yaşamını yitirenler, katliamın 8’inci yılında, Ankara Garı önünde anıldı. CHP Grup Başkanı Özgür Özel, burada yaptığı açıklamada, 8 yıldır adaletin sağlanamadığını söyledi.
“HALEN AĞLIYORLAR, ONLARIN SESLERİNİ DUYAN YOK”
Özel, yakınlarını kaybedenlerin adalet arayışlarına dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Bugün 10 Ekim 2023. Tam sekiz yıl önce, bu saatlerde, tam buralarda; 104 canın parçalanmış cesetleri vardı, cenazeleri vardı ve bu meydandan tüm Türkiye’ye parça tesirli bir bomba, Türkiye’deki tüm barış isteyen insanların, kardeşlik isteyen insanların, herkes huzur içinde yaşasın isteyenlerin yüreklerine saplandı.
Arka tarafta bir anne ağlıyor. Sekiz yıldır bir anne ağlar mı? Sekiz yıldır bir anne, durmadan ağlar mı? Bu meydanda hayatını kaybedenlerin aileleri, sekiz yıldır adalete ulaşamadıkları için haykırıyorlar. Gözlerinde yaş kalmadı, dudaklarında ses kalmadı, sesleri kısıldı, halen ağlıyorlar. Onların seslerini duyan yok.
“GÖRÜNMEZ BİR EL ONLARI BURAYA KADAR GETİRDİ”
Biz her gün, her ay bu mahkemeyi takip ediyoruz. Mahkemede bir tane kamu görevlisi yargılanmıyor. O gün; katliamın haberini aldığında sırıtan bakan halen daha bürokrasinin en üst noktalarına tırmandı, tırmandırılmaya devam ediyor. Buraya aileler, ilk sene olduğu gibi yine; üç güvenlik çemberinden geçerek; kişi sınırlaması uygulanarak, Birçoğu buraya yetişemeyecek kadar geciktirilerek ulaştılar. Oysa o gün iki tane canlı bomba görünmez bir koridor açılarak buraya ulaştırılmıştı. Sınırdan buraya gelene kadar bir yerde durdurulmadılar, bir yerde aranmadılar. Bu eylemi yapmalarına engel olacak koruma mekanizmalarının hiçbir tanesi çalışmadı. Görünmez bir el onları buraya kadar getirdi ve burada kendilerini patlatmaları ve 104 canımızı almaları sağlandı.
Unutmayalım, o süreç herhangi bir süreç değildi. O günkü Cumhurbaşkanı, bugünkü partili Cumhurbaşkanı, bugünkü tek adam; o gün Türkiye’nin tarafsız Cumhurbaşkanı’ydı. Partisi, ilk kez seçimleri kaybetmişti. Bir başka iktidar mümkündü. İktidardan gidiyorlardı. Bugünkü ittifak ortakları, sanki bir yerden düğmeye basılmışçasına, o imkânın önünü kapattı. Sonra dört ay boyunca, bu ülkeye yaşadığı en kanlı terör dönemi yaşattırıldı.
“O YOLUN TAŞLARI BU MEYDANLARDA ATILDI”
Ve görülmez eller; bu ülkeye terörü, bu ülkeye korkuyu, bu ülkeye cinayetleri yaşatırken birileri de oyları ölçüyor, oylarının arttığını söylüyordu. Ve korkunç bir kaos ve korku dönemi, 7 Haziran’da iktidarı kaybetmiş birilerinin arkasına korkan kalabalıkları yeniden topladı. Ve bugünkü iktidarın, halen kurtulamadığımız bu iktidarın bugünlerine gelen yolun taşları, bu meydanlarda atıldı.
Ve bugün, halen daha o iktidar, ülkeyi; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uymadan, anayasayı ihlal ederek, işine gelmeyen mahkeme kararlarını saymadan, kişisel hak ve özgürlükleri kısıtlayarak, baskıcı bir rejimi uygulayarak devam ediyor.
“BU MEYDANLARA GELMEYİP, BU ANMAYI SAHİPLENMEYENLER…”
Bugün burada olanlara söyleyecek söz yok. Burada aileler var, o günkü mitingin çağrısı kurumları var, siyasi partilerden katılımcılar var. Ama bugünkü meydan mütevazi bir kalabalıkla bu acıyı paylaşmaya, bu adalet arayışını anlatmaya devam ediyor. Ama bu meydana gelmeyenler, bu anmayı sahiplenmeyenler, buradaki anıtı yaptırmayanlar, bu acıyı unutanlar; mahkemede halen daha birilerini koruyanlar, kollayanlar unutulmasın, görülsün. Buradaki insanların sesine ses olmadan, mahkeme salonlarını doldurmadan, bu meydanlarda o günkü katliamları lanetleyen binler, on binler, yüz binler toplanmadan bu iktidardan da bu yaşananlardan da bu acılardan da kurtulamayacağımızı; meydanları boş ve sahipsiz bırakırsak ülkeye sahip çıkamayacağımızı buradan Türkiye kamuoyuna hatırlatmak istiyoruz.”