Hem oyuncu hem de müzisyen kimliğiyle kendine hatırı sayılır bir takipçi kitlesi edinen Serra Arıtürk içinden gelen duyguları giderek daha fazla serbest bıraktığını söylüyor.
Hem şarkıları hem de oyunculuğu ile dikkat çeken Serra
Arıtürk, İstanbul’a yerleşmesinin üzerinden çok da fazla zaman geçmemesine
karşın hem müzisyen hem de oyuncu olarak önemli bir yer edindi.
Son olarak “Vay
Haline” teklisi yayımlanan ve “Taş Kâğıt Makas” dizisinde de Alev karakteriyle
izleyicinin dikkatini çeken Arıtürk ile konuşmaya üç yıl önce kendisiyle
yaptığımız röportajdan alıntı ile başladık.
– Sizinle 2021’de yaptığımız röportajda İstanbul’da müzik ve
oyunculuk alanında kendini yeni göstermeye başlamış biriydiniz. Şimdi hem çok
dinlenen şarkılarınız var hem de birçok başarılı yapımda rol aldınız. Aradan
geçen üç yılda neler öğrendiniz?
Bu yolculukta iki şey çok önemli, birincisi ne istediğini iyi bilmek ikincisi
sabretmek. Aradan geçen üç yılda öncelikle bu konularda kendimi geliştirdiğimi
düşünüyorum. Yaptığım işleri kimlerle, hangi şartlarda ve nasıl yapmak
istediğime ilişkin çok fazla düşündüm ve seçimlerimi hep bu kıstaslara önem
vererek yapmaya çalıştım. Bu da yaptığım işlerle ilgili tatminimin yüksek
olmasını sağladı. En endişeli ve kaygılı hissettiğim zamanlar, sabır eşiğimin
en düşük olduğu zamanlardı. Durabilmeyi öğrenmek, durduğum zamanları iyi
değerlendirebilmek de sabretmeye dahil. “Keşke yapmasaydım” dediğim bir şey
yok, hepsi yoluma katılan tecrübelere dönüştü çünkü.
–
O röportajımızda sanat kariyerinizle ilgili “İçimdeki hayvanı bütünüyle
ortaya çıkarmak istiyorum. Yeni başladığım için o hayvan yavaş yavaş çıkıyor.
Önce patileri çıkıyor sonra kafası…” demiştiniz. Şimdi ne dersiniz?
Çok iyi hatırlıyorum, neyse ki hâlâ aynı fikirdeyim.
(Gülüyor) İlk oyunculuk deneyimimi yaşadığım dönemdi ve içimdeki hayvanın
varlığını hissetsem de onu tamamen salmak için henüz yolum vardı. Şimdilerde
hayvanımın serbest olduğunu ama her zaman daha da kamçılanabileceğini
düşünüyorum. Bu uzun bir yol ve öğreneceklerim için heyecanlıyım.
– En son “Vay Haline” teklileriniz yayımlandı.
Müzikal anlamda son üretimlerinizde farklı ses arayışlarında olduğunuz ve
müzikal kimliğinizi yenilediğiniz fark ediliyor. Müzikal kimliğinizi nasıl
kurguluyorsunuz ve değişim bunun neresinde?
Zaman geçtikçe hem müziğe bakışım hem de kendimi ifade etme
biçimim değişiyor haliyle. Gitgide duygularım hakkında daha dürüst olduğumu
hissediyorum, bu durum hem müziğe hem oyunculuğa çokça yansıyor. Müzikal
kimliğimi kurgulamaya çalıştığım bir dönem oldu ama bu müziğe başladığım ilk
zamanlardı, şimdi böyle düşünmüyorum. Kendimi özgür bırakmaya ve benden ne
çıkarsa onu kabul edip dönüştürmeye çalışıyorum. Yaptığım şarkıları herhangi
bir kalıba veya tek bir türe sığdırmaya çalışmaktansa süreçte kendi kendine
aldığı hale izin veriyorum, böylesi çok daha zevkli. Bakışımdaki bu değişiklik
en çok yazdığım sözlerde ve ortaya çıkan seslerde kendini gösteriyor.
– Dediğiniz gibi şarkı sözlerinizin her geçen gün daha
derinleştiği dikkat çekiyor. Son zamanlarda sözleri ortaya dökerken size en çok
eşlik eden duygular hangileri?
Kendimi en iyi ifade ettiğimi düşündüğüm ve benim için
anlamı en derin olan sözler, şarkı yazmaya niyetim bile olmadığı anlarda
hissettiklerim içime sığmadığı için döküldü. Sanırım en çok böyle anlar için
müzik yapmaya devam ediyorum. Çünkü yazdıkça rahatlıyorum. Yazdıkça beni
huzursuz eden şeylerin bir güzelliğe dönüştüğünü görüyorum.
– Kendinizi daha çok müzisyen kimliğinizle mi yoksa oyuncu
olarak mı tanımlıyorsunuz?
Her ikisi ile tanımlıyorum. Bazen yalnızca müzikle haşır
neşir olduğum ve oyunculuktan daha uzak kaldığım dönemler oluyor. Bazen de
oyunculuktan başka bir şeye zaman kalmıyor. Böyle durumlarda biri diğerine ağır
basabiliyor tabii ki.
‘TAŞ KAĞIT MAKAS’IN ALEV’İ ÇOK SEVİLDİ
– “Taş Kağıt Makas”ta Alev Parlak izleyici tarafından çok
sevildi. Sizce niye sevildi? Siz niye sevdiniz ve karakteri nasıl yorumladınız?
Sevilmesinin sebebini, hasret kalınan adaleti arayışını ve adaletsizliğe karşı
duruşunu, tutkuyla ve zekice ortaya koyan bir karakter olması olarak görüyorum.
Benim Alev’le ilgili en çok sevdiğim şey öğrenci yıllarındaki heyecanlı ve
tecrübesiz genç hukukçunun zaman içindeki dönüşümünü ve hayatta aldığı yolu
ortaya koyabilmek.