Çocuklar küçük yaşlardan itibaren şiddet olaylarının içerisinde fail ya da mağdur olarak yer alıyorlar. Karıştıkları şiddet olaylarına ise her gün bir yenisi ekleniyor. Bunun son örneği dün Balıkesir’de yaşandı. Kepsut ilçesinde 17 yaşındaki D.D. annesi ve kendisine şiddet uygulayan babasını tüfekle öldürdü.
Geçen günlerde de İstanbul Başakşehir’de 15 yaşındaki A.R.Ç., 4 ay önce kuzenini bıçakladı. Kuzenine “Seninle arkadaşlık edenleri öldüreceğim” diyen A.R.Ç. akşam kuzeninin yanındaki arkadaşını öldürdü. 24 Nisan tarihinde ise Kahramanmaraş’ta 14 yaşındaki A.A., 4 yaşındaki kuzeninin boğazını keserek öldürdü. A.A, küçük çocuğu kendisine taş attığı için öldürdüğünü söyledi. 25 Nisan tarihinde ise Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde yaşayan 16 yaşındaki E.T.T., henüz belirlenemeyen sebeple 21 yaşındaki abisi Ruşen Sina T’yi kafasından vurarak öldürüdü.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) istatistiklerine göre ise 2010-2022 arasındaki 12 senede suça sürüklenen çocuk sayısı yüzde 148 arttı. Uzmanlar bu durumların toplumda yaşanan şiddet olaylarıyla doğrudan ilişkili olduğunu vurguladı.
‘TV, SOSYAL MEDYA ŞİDDETİ NORMALLEŞTİRDİ’
Psikiyatrist Uzman Doktor Eren Ezgi Gevher Avcı, çocukların şiddet davranışlarının ailenin veya öğretmenin şiddete gösterdiği tutumla doğrudan etkili olduğunu belirtti. Avcı, “Ev içi şiddet, kötü muamele gibi koşullar, toplumun şiddet gören veya gösteren çocuklarına karşı tutumları, çocuğun şiddet davranışlarını içselleştirmesine neden olur. Şiddeti normalleştiren TV ve sosyal medya içerikleri, haberlerin şiddeti ele alma biçimi de çocukların bu davranışlara güçlü rolünü atfetmesini sağlayan önemli faktörlerdendir” dedi.
‘KURUMSAL ÖNLEM’
Şiddetin eğitim boyutuna da değinen Avcı, “Milli eğitim sisteminin sorumluluklarını cemaatlere ve özel sektöre terk ettiği bu konjonktürde, velilerin ve özel sektörün mobbingi altındaki öğretmenlerin bireysel olarak şiddetin önüne geçmesi oldukça zordur. Bu husus, ancak kurumsal yapıların işleyebilir hale gelmesiyle onarılabilir” ifadelerini kullandı.
‘KORUYUCU TEDBİRLER ETKİN UYGULANMALI’
Şiddetin hukuki boyutunu değerlendiren İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi Avukat Kardelen Ateşci, TÜİK’in verilerine bakıldığında suça sürüklenen çocukların oranında artış gözlemlendiğini kaydetti. Suçların üçte ikisini yaralama, hırsızlık, uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanmak, satmak eylemlerinin oluşturduğunu belirten Ateşci, “Artıştan da görüleceği üzere, ciddi ve kangrenleşmiş bir sorun var. İyileşmenin, yapıcılığın mümkün olmadığı yerde suça sürüklenen çocuk sayısındaki artış ne yazık ki kaçınılmaz bir son” dedi.
‘MIŞ GİBİ YAPILMAMALI’
Çocukların gördüklerini öğrendiğine vurgu yapan Ateşci, “Çocuk şiddeti görürse, şiddeti normalleştirir. Ve bir gün normalleştirdiğini uygulayabilir. Eğer çocuk suçluluğundaki artışı durdurmak istiyorsak öncelikle mış gibi yapmaktan vazgeçmek zorundayız. Önleme politikalarının yeterli hale getirilmesi ve sisteme doğru şekilde entegre edilmesi, koruyucu destekleyici tedbirlerin etkin şekilde uygulanması gerekiyor” dedi.